Oysa insan gitiği her yerde kendinden bir parça arar,bulursa sıla olur,bulmazsa gurbet...
Araştırmacı yazar Cemalettin Olgun beyin kaleme aldığı suşehrinde hangi oğuz boylarının bulunduğunun delili olan kayalarla ilgili yazısını bir solukta okuyacaksınızSivas Suşehri Polat deresi Karacaören Köyü Çakmakkır yaylası Sarıyar mevkiinde olup, define avcıları tarafından parçalanan yöre halkının haritalı taş dediği taş kitlesinin parçalanmadan önceki hali.
Suşehri’nin evliya çelebisi dediğim duayen araştırmacısı rahmetli Hasan Eroğlu 1972 yılında Karacaören Köyünden Nevzat Uykun ve ormancı Ömer ile birlikte taşın bulunduğu Sarıyar yaylasına gitti, taşın üzerindeki işaretleri görüp fotoğrafladı. Suşehri’ne dönünce tap ettirdiği fotoğrafları ve konu ile ilgili yazdığı makalesini Ankara Üniversitesi tarafından yayınlanan Türk Kültürü dergisine gönderdi. Türk Kültürü dergisi 1973 yılı 123. Sayısında “Suşehri’nde Oğuz Boyları ve Türk damgaları “ olarak neşretti. Böylece Sarıyardaki haritalı taş kayıtlara geçmiş oldu.
Ergül Şimşek hoca “Suşehri’nin Şehir Tarihçesi” adlı eserinde Rahmetli Hasan Eroğlu beyin konu ile ilgili beyanlarını kitabın 502- 503. Sahifelerinde kayda geçirdi.
Şimdilerde herkesin arayıp ta bulamadığı haritalı taş “Suşehri’ndeki Oğuz Damgaları ve Türk Boyları/ Hasan Eroğlu. Ankara 1973” Türk Kültürü, XI.cilt, 123 sayı, 141-147. Sayfada bu şekilde yayınlandı. Bakın haritalı taş dediğimiz kayanın üzerinde neler yazıyormuş, üstten alta doğru şekiller sıralanmış.
SUŞEHRİ BÖLGESİNDE OĞUZ BOYLARI
1. damga Avşar boyu
2. damga Ula-Yuntlu (Ala Yundlu) boyu
3. damga Kayı boyu
4. damga Salur boyu
5. damga Yıva boyu
6. damga Kınık boyuna aittir.
İyiki Hasan Eroğlu Bey bu tespitleri yapmış. Allah rahmeti ile muamele eylesin.
Sevgili defineciler (!) mesleğinizde bir ahlakı olmalı. Her gördüğünüz taşın üzerindeki yazıları şekilleri kırıp parçalamayın, onlar bizlere kadar ulaşan manevi mirasımızdır. Bölgenin kimlik kartları tapularıdır. Onları kırıp tahrip ederek hiçbir şey kazanamazsınız.
Haritalı kaya dediğimiz aslında Türk boylarının yazıldığı, Levent Kürşat Kırca hocamızın 11 ve 12. Yüzyıla tarihlenebileceğini söylediği taş yerinde olsaydı oralara şimdilerde kültürel ve turistik turlar düzenlenirdi, sit alanı ilan edilir açık hava müzesi gibi olurdu, tarihe ışık tutardı.
2021 yılı yaz aylarında taşın yerini bildiğini söyleyen yeğenim Yavuz Olgun ve arkadaşlarıyla birlikte alan taraması yaptık, taşların yerinde olmadığını kırılıp parçalandığını gördük. Genelde defineci erbabı kırıp parçaladıkları taşları işlerine yaramadığından yerinde bırakıyorlar. Daha detaylı aramalar yapılırsa belki birkaç parçası bulunabilir.
|
178 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |