Oysa insan gitiği her yerde kendinden bir parça arar,bulursa sıla olur,bulmazsa gurbet...
Ermeni mezalimi ve çıkardıkları kanlı isyanlarda Türkleri katlettikleri, çocuk yaşlı, kadın dinlemeden köyleri basıp, diri diri topraklara gömdükleri bir gerçektirErmeni mezalimi ve çıkardıkları kanlı isyanlarda Türkleri katlettikleri, çocuk yaşlı, kadın dinlemeden köyleri basıp, diri diri topraklara gömdükleri bir gerçektir. Hamile kadınların karınlarını deşip, çoğu kadına tecavüz eden Ermeniler, Anadolu’nun birçok köyünde katliamlara imza atmışlardır. Bunlar belgelerle tarihlerde yer alıyor. Ancak, her zaman bu konu tarihçilere bırakılmıyor, siyasiler konuyu sulandırıp, Ermenilerin yaptıklarını görmeyip, kendilerini savunmak durumda kalan Türkleri “soykırımcılıkla” suçlamayı kendi çıkarlarına uygun görüyor. Bu konuda her zaman meydan okuyoruz ve diyoruz ki: Ermenilere seslenip” Gelin arşivlerimizi dünya tarihçilerine açalım. Onlar incelesin, karar versinler. Biz, Türkiye olarak arşivlerimizi açıyoruz. Ermeniler de tarihlerini açsın, tarafsız tarihçiler toplanıp, incelesin, tarihçilerin verecekleri karara biz Türkiye olarak uyacağız. Buna Ermeniler de uysun. Verilecek karara dünya da uysun ve artık bu mesele kapansın.” diyoruz. Bundan daha açık ve net bir çağrı olabilir mi? ERMEİLERİN PÜRK İSYANI Sivas Vadi İlçeleri Federasyonu 2.Başkanı Celal Deniz, Ermeni mezalimi ile ilgili bize tarihi belgelere dayanan bir yazı göndermiş. Aynı zamanda Suşehri Kültür ve Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı da olan Celal Deniz’in bu yazsından bazı alıntıları sizlerle paylaşacağız. Bu önemli konuda kamuoyunu bilgilendirmesi açısından Celal Deniz’e teşekkür ediyoruz.
Ermenilerin Pürk (Yeşilyayla) isyanı, insanlık dramıdır, Türklerin katledilmesidir ve dış güçlerin oynadığı oyunlardan biridir. Bu Pürk isyanını Celal Deniz’in kendisinden dinleyelim: “Sadık tebaa olarak nitelendirdiğimiz Ermeniler, 1887’de Marksist Hınçak, 1890 yılında Taşnaksutyun komiteleri kurarak yabancı devletlerin kışkırtmaları ile çok kanlı isyanlar çıkardılar. İlk isyanları 1890 Erzurum ve İstanbul Kumkapı’da olmuştur. 1. Dünya savaşında asker kaçağı ve çeteci Ermeniler ordumuzu arkadan vurdular ve Ruslara katıldılar”. Bölgeden Dâhiliye Nezareti’ne (İçişleri Bakanlığı) gönderilen 22 Nisan 1915 tarihli telgrafta şunlar yazıyor: ( Şimdiye kadar Suşehri’nin Ermeni köylerinde ve merkeze bağlı Olataş Nahiyesi’nde yapılan aramalarda pek çok yasak silah ve dinamit bulundu. Ermenilerin bu vilayetten 30 bin kişiyi silahlandırdıkları, bunlardan 15 bininin Rus ordusuna katıldığı ve diğer 15 binin ise Türk ordusunun başarısızlığı halinde ordumuzu arkadan tehdit edeceği yakalanan sanıkların ifadeleri ile sabitlenmiştir.)
Suşehri ve sancak merkezi olan Şebinkarahisar Bölgesi Ermeni komiteciler için stratejik ve politik önem taşıyordu. Bu bölgedeki isyan hazırlıkları 1914 yılında hızlanmıştı. Pingan’lı Piza Mıgırdıç, Koçhisar’ın Gögdün Köyü’nden Murat (Hampursun Boyaciyan) Suşehri’nden Adem Dekasyan (Dekisyan Atam) Şebinkarahisarlı Vahan Karagözyan ve Hamayk’ın Suşehri ve Şebinkarahisar’ın Ermeni köylerini silahlandırmaya çalıştıkları görülüyor. Ermeni köyleri, papazların yönlendirmesiyle öküzlerini satıp silah almışlardır. ASKERLERİMİZ ARKADAN VURDULAR 1914’de seferberlik ilan edilip 1. Dünya Savaşı’na girdiğimizde Şebinkarahisar’ın Yağçı Ermeni Köyü Papazı Sponil (Sponyon), Alamelik (Yağlıçayır) Müşekmis (Bostancık), Pürk (Yeşilyayla) Kirtanos (Beydeğirmeni) Ezbider (Akıncılar) Köylerine giderek köylülere “Osmanlıların mağlup olacakları bir savaşa girdiler. Kısa zamanda Ruslar Erzurum’dan buralara kadar gelecek. Ruslar önden, biz arkadan Osmanlı ordusunu vuracağız. Vaktiyle sizlere dağıttığımız silahları almakta tereddüt ediyordunuz, şimdi bu işin değerini anlayacaksınız. Bunları kullanma zamanı geldi” dediği tarihi arşivlerde mevcuttur. Kendisini deri tüccarı olarak tanıtıp bu bölgede gezen Pize Mıgırdıç da dağıttığı silahları kontrol ediyor, Ermenilere silah talimi yaptırıyordu. Sadece Sivas ilinde 30 bin silahlı Ermenin hazır olduğunu, Müslüman köylerde eli silah tutan kalmadığını, hapsinin cepheye gittiğini, bu fırsattan istifade ederek isyan çıkarıp Osmanlı’yı yeneceklerini söylüyordu. Savaşın başlaması 4 ay olmasına rağmen, Ruslar, değil Suşehri’ne, Erzurum’a bile gelememişlerdi. Bu durumun Ermenilerde moral çöküntüsüne neden olabileceği göz önüne alan Ermeni komitecileri Ermenilerin isyan ihtilal heveslerinin kırılmaması için hemen harekete geçmek isterler. 10 Şubat 1915’de ilk silah, Pürk’te (Yeşilyayla) patlar. İsyan, daha sonra genişlemiş, Şebinkarahisar Kalesi’nin Ermenilerin eline geçmesi ile doruğa ulaşmıştır.
Pürk (Yeşilyayla) İsyanı: Mülazım (teğmen) Nuri Efendi, Teşkilat-ı Mahsus’a (İttihat ve Terakki döneminin Milli İstihbarat ve Özel Görev Teşkilatı) ‘nın Sivas’ın Zara ilçesinden topladığı gönüllü Mehmetçikleri, Ruslara karşı savaşmak için Erzincan’a götürürken gönüllü Mehmetçikler silahlarını katılacakları birliklerden alacakları için henüz silahsızdılar. Ermenilerin yaşadığı Yeşilyayla Köyü’ne gelince Teğmen Nuri Efendi Muhtar Agop’tan ağırlıkları taşımak için iki mekkâre (Ordunun kiraladığı yük hayvanı) istemiş. “İlerideki ilk İslam Köyü’nde iade ederiz” demiş. Muhtar Agop “Köyde bir tek at dahi yok. Olsa da kimse vermez, veremeyiz” karşılığını vermiş. Teğmenin makbuzla değil, para ile satın alma teklifini de muhtar reddetmiş. GERÇEKLERDEN KAÇIYORLAR Mülazım Nuri Efendi “Savaştayız, devlet için gereken hiçbir şey esirgenemez. Vatana ihanet etmiş olursuzuz. “uyarısında bulununca Muhtar Agop, belindeki tabancasını çekmiş teğmene kurşun yağdırmış ve “Ey Ermeniler, hangi gün için silahlandınız? Haydi, bakalım iş başına” çağrısı ile katliam kışkırtıcılığı yapmıştır. Önceden silahlandırılan Ermeniler de silahsız gönüllü Mehmetçiklerimize saldırıp başta teğmen Nuri Efendi olmak üzere 70 gönüllü Mehmetçiği katletmişlerdir.” Bu katliam, sadece bir örnektir. Erzurum başta olmak üzere birçok köy, bu katliamlardan nasibin almıştır. Bugün Ermeniler tarihlerinden utandıkları, gerçeklerin su yüzüne çıkacağından korktukları için yapılan çağrılara sırtlarını dönüyorlar. Aslı katliamı yapan, ordumuzu arkadan vuran Ermenilerdir. Çıkardıkları isyanlarla kan döken, insanlık sucu işleyen bunlardır. Biz, tarihimizle yüzleşiyoruz, geçmişimizle gurur duyuyoruz. Ancak, Ermeniler bunu yapabiliyor mu? Çünkü, gerçeklerden kaçıyorlar ama biz kovalamaya devam edeceğiz. Alıntı: NECDET SİVASLI necdetes@mynet.com |
239 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |